2013-05-19

Süper Gordon'a Kolajlı da Kapak Ne Güzel Yaraşır!

Önce kolalayacağımız çizgiroman karelerini seçmemiz gerek. Mümkün mertebe kapak resmi imal etmek istediğimiz çizgiromanımızın içinden uygun kareler almalı veya tematik bakımdan örtüşen bir başka çizgiromana yönelmeliyiz. Süper Gordon ile uğraşıyorsak, yayınevimiz de Uzay ise, temamız zaten belli. Şöyle hoşumuza giden bir iki kare saptayalım uzaylı muzaylı çizgiromanlardan...

Oh, Allahtan Zero-X, Fireball XL5 gibi katileti ve dahası, renkli çizim örnekler var elimizde. Hemen sayfaları karıştırmaya başlıyalım da iş gecikmesin yayınevine...

Şu fena bir mizansen değilmiş, işaretliyelim:

Fakat yere kapaklanan astronotun yüzü görünmüyor, görünen bir kare daha bulsak kapak hammaddelerini temin etmiş oluruz herhalde...

Bi bakalım...

Şimdi mesele, seçtiğimiz mizansenleri kolajlamakta...

Biraz uğraşıcaz mecburen...

Azcık renkleri kurcalar, panel çerçevelerinden kurturulsak kapağımız hazır hale geldi sayılır...

Eh, fena olmadı hani... 

O yıllarda sektörde kaliteli ürün verebilecek ressamların bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda oluşu müthiş bir iş yoğunluğunu beraberinde getiriyor olsa gerek çalışanlar üzerinde. Bu yoğunluk da yaratıcı süreçlere zaman bırakmıyor olmalı ki, bu tür kolaj çalışmalara oldukça sık rastlanıyor geçmişte yayınlanan dergilerimize baktığımızda. 

Konu ve çizeriyle ilgili bir metni, röportaj formatında Serüven Dergisi'nin web sayfasında bulmak mümkün.

Kaynaklar:
1. Süper Gordon 35. Sayı Kapak resmi (Ekim 1971, Uzay Yayınları), Çizer; Yücel Köksal..
2. Zero-X, TVCentury 21, Haziran 1967, sayı 124-125, Mission To Saturn, Çizer; Mike Noble (Zero-X, Doğan Kardeş, Şubat 1969, sayı 120-121, Satürn'ün Sırrı)...

2 yorum:

  1. Zero-X'den akılda kalıcı bir enstantane... Bu işleri yapan adam sayısının o sıralar gerçekten az olması önemli bir etken tabi. Ama böyle karşılaştırmalı görmek pek güzel oluyor doğrusu. :)

    Biz ara dosyasını hazırlamayı düşünüyordum, İspanyol Francisco Ibañez'in, bu konuyla ilgili olarak. Biliyorsun, bizde de Dörtgöz ve Dazlak (Mortadel y Filemon) diye sevimsiz bir serisi kısmen yayınlanmıştı. Ama İspanyollar öyle teşhir etmişler ki adamı, ben eksik kalayım dedim. :) Ibañez tam bir apartmacıymış kısacası. Franquin başta olmak üzere (özellikle Gaston), RedKit'ten, Sipru'ya eline ne geçtiyse affetmemiş. Yaptığı yüzlerce taklit çizimin çoğu internette karşılaştırmalı olarak bulunuyor.

    Diyeceğim o ki, Ibañez de aynı gerekçeyi ileri sürüyordu bununla yüzleşmek zorunda kaldığında. "Aşırı iş yükü"... Haklı olabilirler tabi bir şey demek zor. Ibañez için Franquin bile oldukça hoşgörülü ifadeler kullanmıştı, "bu tarz esinlenmeler olabilir" mealinden. :)

    YanıtlaSil
  2. Esinin dozu, işin zanaat mi yoksa sanat mı olduğunu belirleyen etkenlerden biri... Zaten "aşırı iş yükü" gerekçesi gündeme geldiğinde sanat tarafından bahsetmeye bile gerek kalmıyor.

    Öte yandan konuya şöyle bakmak da mümkün; sanat erbabı dahi geçimlerini zanaat ürünleriyle sağlamak durumunda kalıyorlar, ki sanatlarına kaynak aktarabilsinler... Sanat'ın para etmediği yerlerde el mecbur bu durum.. Ama yine de, bir "yine de" opsiyonunu açık bırakmak lazım...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...