2012-11-14

Dick Matena - Mahşer Günü

Kimdir bu Dick Matena denilen adam?

1943 doğumlu Dick Matena, Hollandalı yazarçizer. Birazdan söz edeceğimiz gibi, sahte isimlerle de işleri yayınlanmış, A.Den Dooler, John Kelly, Dick Richards isimlerini gördünüz mü bilin ki Matena var arkalarında.

Daha reşit olmadan, 17 yaşında Toonder Studios'da çalışmaya başlıyor. Çalışmak dediysek öyle maaşlı filan bir iş değil. Çizgiroman aşkına, gönüllü olarak giriyor işe. 4 yıl gidip gelip işi öğrendikten sonra serbest çalışmaya başlıyor ve Toonder Studios'a Polletje Plium isimli bir çizgiroman hazırlıyor. 1968'de kendisine ait ilk işini Hollanda'nın ünlü çizgiroman dergisi Pep'de yayınlatıyor. De Argonautjes (1968-1973) Aynı dönemde Ridder Roodhart (1969/1971) isimli çalışması da yayımlanıyor. Macaroni's (1971-1975) ve Blook (1972-1973) için senaryo yazarlığı yapıyor. Yine Hollanda'nın diğer bir ünlü dergisi olan Eppo için Don Lawrence'in yarattığı Storm karakterine John Kelly ismiyle (1978/1980) ve Dick Richards olarak da Carry Brugman'ın çizdiği De Partners'a (1976-1984) öyküler yazıyor.

1977'de ilk gerçekçi çizgiromanı olan Virl'i yayımlıyor.

1982-1984 yılları arasında İspanya'ya yelken açıp Selectiones Illustrades için çalışıyor. Titanic isimli dergi için hikâyeler hazırlıyor. Ardından ver elini Belçika! Burada hazırladığı Gaugin ve Van Gogh ile Mozart ve Casanova isimli çalışmalar yıllar önce Milliyet Yayınları'ndan çıkan Çizgilerle Yaşanmış Öyküler serinsinin ilk iki kitabı olarak Türkçe yayınlandı. Yanılmıyorsam ülkemizde okuyucuyla buluşmuş tek örneği oluşturuyor bu çalışmalar.

1980'den beri Belçika'yı mesken tutan Matena'nın iki de ödülü var. Birincisi Hollandalı çizgiroman severlerin belirlediği ve 1974'ten bu yana her yıl bir çizgiroman yazar veya çizerine verilen Stripschapprijs ödülü. Bu ödülü çizgiroman çalışmaları adına 1986'da almış. Diğeri, De Avonden isimli çalışmasıyla 2003'de aldığı Bronzen Adhemar ödülü.

Aşağıdaki öykü ilk yayımı olan Heavy Metal Dergisi'nin Eylül 1981 sayısından alındı. İngilizce'den başka bir dilde yayınlanmış nüshasına rastlamadığımızı da düşünürsek Wikipedi başta olmak üzere çeşitli kaynaklardan derlenmiş olan yukarıdaki biyografiye Matena'nın Heavy Metal için de çalıştığını eklemek lazım. Zira 1980li yıllarda epey bir işi yer yayımlandı HM'de. 

Buyrun, katman üstüne katman, simge üstüne simge ile örülmüş Mahşer Günü'ne...







İzleyen konu başlığımızda, gerçeküstü bir mekanı sahne edinmiş, tanıdık simalara ve simgesel unsurlara başvurmuş, belli belirsiz şifreli diyaloglarla ilerletilmiş bu Matena çalışmasını yeniden okumaya çalışacağız naçizane. Kimbilir belki de sadece Hitler ve Nazizm felaketi üzerine, onların yeniden yeniden ve yeniden yok edilmeleri isteğini tatminden öte bir takım başka söylemleri olduğunu da görür, ve belki Dick Matena'yı biraz daha yakından tanıma imkanı buluruz.

4 yorum:

  1. Tamam, anladık, derya-deniz ama bazen hayret ediyorum şu Heavy Metal'lere nasıl bakıyorum diye, hâlâ böyle şaşırtıcı işlerle karşılaşınca. Adamın HM'de 9 çalışması yer almış 80-84 arası, ben sayende fakettim.

    Hollandalı çizerlerin bir dil dezavantajları da var, onları kendi lisanlarında pek tanıma şansımız olmuyor. Ancak ülkeleri dışına taştıklarında karşılaşabiliyoruz kendileriyle. Matena da onlardan biri anlaşılan. HM'deki hikâyelerinin hepsi sürreel göründü gözüme. Senin çevirini okuduktan sonra '2005' ile devam ettim, şimdi diğerlerine doğru uzanacağım.

    Çok teşekkürler, dün Montano'yu tamamlamış, bugün ne yapsam diye düşünürken, günüme heyecan kattın çalışmanla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çizgileri sıcak değil, genellikle de aksiyondan yoksun ve havasında değilse insan bu tür absürd işlere katlanmak da zor geliyor, o yüzden çok sükse yapması zor isimlerden biriydi Matena ve gözden kaçırmak da kolaylaşıyor böyle olunca.

      Lakin, bir kere fark edip neyi neden yapmış diye incelemeye başlayınca bu gerçeküstü öykülerin acayip bir geriplanı olduğunu farkediyor insan.

      Bir sonraki başlıkta Mahşer Günü öyküsünün yapısal unsurlarına dair bir şeyler yazayım diyorum. Eğer yazı fazla uzun olmazsa belki iletmek istediği mesajı da çözümlemek için bir kaç anahtarla kapıyı yoklar, ganimeti de o yazıda paylaşırız... :)

      Sil
  2. HM bazı sayıları benimde hoşuma gitmişti.Ama genel olarak çizgisel yönden beni pek tkilemedi.Renkler ve zevkler meselesi yani.Ama hollandalı çizerler konusunda haklısın nette pek onların çizgilerine rastlamak mümkün olmuyor.Biraz yerel kalıyorlar.Hoş eski fransız çizgileri mesela zembla içinde aynısı sözkonusu aylarca arayıp 1-2 sayı bulmuştum zamanında.
    Değerli dostum bloğun her geçen zamanda daha da ilginç konularla zenginleşiyor.Allah keyfini bozmasın diyorum.
    serdary67

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. HM'nin başarısı bir çok zevke hitab eden bir çok yayını bir araya toplamasındaydı belki de. Doğrusu ilk yıllardaki başarısını devam ettiremedi. Zamanın etkisi, toplumların dönüşmesi gibi faktörler ilk dönem okuyucularının aynı tadı bulamamasına yol açtı HM'de. Bana göre de felsefesini yitirmiştir son dönemlerde. Ama ilk zamanlardaki baskılarını didik didik ederek okumak lazım. Halen büyük bir tad alıyorum o sayılardan. Bu günün efsane çizerlerini böylesine efsaneleştiren işler hep o günlerde yayınladıkları değil mi zaten..

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...