2014-05-29

TARAVİRİver de okuyum!…


Çekikgözlerin, Şinto'ya isyan edercesine kendilerini koca gözlü gösterdikleri çizgifilmlerle büyümüş bir nesil Japon çizgiromanı için potansiyel bir okur kitlesini de yaratmıştı aslında. Kendi ülkesindeki satış rakamları da onu dikkate değer kılıyordu elbette, ama Manga'nın o uzakdoğu ülkesinin sınırlarından kurtulması için gemilerle okyanusları aşması gerekmiyordu artık, İnternet icat olmuştu. 

Nihayetinde, Amerikan süperkahramanlarından sıkılmış,  defalarca defalarca ve defalarca kendini tekrar etmelerinden bıkmış, Avvrupa çizgiromanının mesafeli duruşundan ürküp, ona da kanı bir türlü kaynamamış dünya çizgiroman okuyucusunun bir kısmı yavaş yavaş Manga'yı keşfediyordu işte. Ve şimdi de bu keşfini paylaşmak istiyordu.

Yine de bir sorun vardı; çeviri!

Birileri Mangaları satın almalı, sayısal ortama aktarmalı, Japonca'dan kendi dillerine çevirmeleri,bu metinleri bilgisayar ortamında çizgili sayfalara işlemeleri, tekrar derdest edip, bu iş için uzmanlaşmış comic reader yazılımlarının dosya formatı CBR'ye çevirmeleri, sonra da İnternet üzerinden, kendi gibi Mangamania kurbanlarına iletmeleri gerekiyordu.

Uzun iş!

Uzun muzun, akıllıyı deliden ayıran ince çizgi üzerinde canbazlık etme günleriydi, ve gelgit akıllar kimi zaman, uğraşın zorluğuna ve sürecin uzunluğuna bakmadan gönül verdiği yola baş koyabiliyordu.

Böylece çevirilmiş ilk ürünler İnternet kuytularında dolaşmaya başladı. Baktılar ki, karışan görüşen yok, uluslar arası hukuk prosedürlerinin karmaşıklığı nedeniyle telif hakkı diye tutturup, yasal yollardan kimse kimsenin ümüğünü sıkmıyor, kuytulardan günyüzüne doğru yükselişe geçti bu tür deli-gönüllü amatör çevirili yayınlar.

Hak sahipleri de "bedava reklam" diye düşünmeye başladı bir süre sonra. Manga'nın ulaştığı ülkelerde bir okuyucu potansiyeli olduğunu gören yerel yayıncıların yaratıcılarla buluşup yasal basıları için anlaşma yapmaya başlamaları, beklenmedik bir pazar ortamı sunmuştu, ayrıca. Alan memnun satan memnundu.

İş aldı yürüdü. Deli-gönüller çoğaldı. Sadece Manga ile yetinmemeye başladı. Güncel olup da kendi ülkelerinde yayınlanması için yaşlılık günlerini beklemek zorunda kalacaklarını çok iyi bildikleri farklı çizgiromanları da bu işlem sürecine sokup camialarında paylaşıma sunmaya giriştiler. Hatta güncel almasa da, ne hikmetse bir türlü yerel yayıncılar tarafından basılmayan çizgiromanlar da kapsama alanına girdi.

Artık her ülkede, her dilden insanlar, kimi tek tük, kimi seri halde, bu tara-çevir-balonla-yay işiyle ilgilenmeye başlamıştı. Başlamıştı başlamasına ama, neydi bunun adı? Yapan çoğalınca, yapılanı tanımlayan bir sözcük arayışı da başlamış oldu.
 
Her daim olduğu gibi, hayat öndeydi, insan geride.

Bizim "köyde" çeviri-balonlama tabiri kullanıldı uzun zaman. Kısmen karşılıyordu 'i, ama içinde ne gönüllülük vardı, ne ticari kaygısızlık. Zira bu bileşik terim aynen ticari çizgiroman yayıncılarının jargonundan alınmıştı. Kifayetsizdi süreci tanımlamak için.

Velhasılı kelam, eloğlu Scanlation'da karar kıldı. Aynen "çeviri-balonlama" gibi bu bileşik tanım da kifayetsizdi, ama uluslararası bir kabul görmeyi başarmıştı. Scan et, translate et; Scanlate!

Müsekkin'in sayfaları arasında, çekine sıkıla ilk defa "scanlation"u telaffuz ettiğimizde, neden bir Türkçe karşılığı olmasın, sorusu da doğdu kendiliğinden.

Çizgigücü'nden (Çizgi Dünyası Grubu)  Barış Seymin üretti Taraviri'yi.Scanlation gibi bileşikti ama daha önemlisi, "sıcaktı". Olması gereken buydu, dile giren her sözcük, öncelikle onun kapsamında faaliyet gösteren kişi ve gruplarca bulunmuş bir karşılığa ihtiyaç duyuyordu. Yabancısı yerleşince yerlisinin kökünü kazıyordu sermayesi gibi, rakibe tahammülü yoktu sözcüklerin de.

Netekim zamana bıraktık Taraviri'nin bu konuları konuşan ağızlara yerleşmesini.

Galiba yerleşiyor, yavaştan. Uzaklardan sesi geldiğinde seviniyoruz biz de...

Bakın şurada, bir dostun kaleminden de çıkmış Taraviri tasviri...

5 yorum:

  1. Yemin ediyorum ki; yazıyı ve eklerini okurken yüzümde oluşan sırıtmayı bastırmaya çalışıyorum ama beceremiyorum.
    karım,
    -ne sırıtıyorsun pişmiş kelle gibi...
    diyor.

    ama mryer6 kendine haksızlık etmiş.. taraviri kelimesindeki sıcaklığı keşfeden de o, bu kelimeyi seçen de... bana kalan bu kelimeyi tanıtmak için erişebildiğim her mecrada bu işin tanıtım ve propagandası yapmaktı. işin büyüğü ve aslan payı mryer6 dostumundur. sağolsun...

    YanıtlaSil
  2. Tek işlevim bir şekilde gündeme gelmesini sağlamaktı. :) Gerisi senin maharetin...

    YanıtlaSil
  3. Sevgili dostlar tüm çeviri balonlama ile uğraşan kardeşlerim birer cengaverler onlara içten selamlar.
    serdary67

    YanıtlaSil
  4. sağolun serdar...
    içten selamınızı alıyor ve bilmukabele ben de selamlarımı iletiyorum size ve sizin şahsınızda tüm çr severlere...

    Bir de çeviri balonlama terimi yerine taravirileme deseydiniz tam olacaktı ama neyse :) :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...