2013-12-17

Martin Mystère'deki Öcü!


 İsviçreli çok yönlü öcü, eee, şey sanatçı H.R. Giger insanda dehşet hissi uyandıran ürünleriyle ülkemizde de tanınıyor. 10 parmağı arasında ressamlığın yanı sıra, yazarlık, senaristlik, sahne tasarımcılığı ve yönetmenlik gibi marifetleri bulunan Giger, Ridley Scott'un hafızalardan silinmeyen filmi Alien'de, o içimize ürküntü veren tasarımları gerçekleştiren kişi. Giger müthiş ayrıntı düzeyiyle tasarladığı maketler ve mekanlar sayesinde sinema perdesini bambaşka bir gerçekliğe açılan pencereye dönüştürmüş ve böylece Alien efsanesinin doğumuna hatırı sayılır bir katkı sunmuştu. Film ciddi bir gişe başarısına ulaşmış ve farklı yönetmenler tarafından da olsa devam bölümleri çekilirken onun temel tasarımları küçük sapmalarla kullanılmaya devam edilmişti. Hiç kuşku yok ki, Yaratık'ın imgesel babası Giger'dir.

Hazır, çizgiromanda görünen sanat eserlerinden söz etmişken, onun yukarda gördüğünüz tablosunun yakın zamanda okuma şansı bulduğumuz bir çizgiromana yerleştirildiğini de araya sıkıştıralım. Birkaç ay önce Martin Mystère çizerlerinin Dexter dizisindeki karakterlerin simalarını Hoşça Kal Java (LAL, #129) isimli serüvende kullandıklarına değilmiştik. Öşkünün devam bölümü Eşiğin Ötesinde Dehşet ismini taşıyor ve tabi ki LAL sırayı bozmayıp 130. sayı olarak 2013 Ocak ayında yayınladı (L'orrore Oltre La Soglia, #297). Senaryo yine Paolo Morales'e ait, çizimleri ise Fabio Grimaldi yapmış. Ardılı olduğu serüvenin seyrinden büyük bir ayrışma ile kahramanımızı olduğu gibi okuyucusunu da bambaşka bir evrene sürükleyen, H.P. Lovecraft öyküleri tadında, çizgileri bakımandan da özellikle de fantastik mekan yaratımı anlamında kayda değer bir hikaye.  

Marales ve Grimaldi H.R.Giger's Necronomicon serisinin ikinci kitabının kapağında kullanılan çalışmasını çok beğenmiş olmalılar ki, benzeri onlarca işinin arasından seçip Martin Mystère serüvenine dahil etmişler. Bir tür saygı göstergesi olsa gerek sanatçının ismini belirtmeyi de ihmal etmemişler ...


Aslında Giger'in tablosunun tipik bir Baphomet, yani Şeytan betimlemesi olduğunu söylemeye gerek var mı bilmiyorum. :)

8 yorum:

  1. Bu tür ayrıntıları yakalamak ve üzerine konuşmak keyif verici gerçekten.

    İçerikte kullanılması neyse de, bazan kapaklarda da neredeyse birebir kullanılan sanat eserleri görüyorum. Bu durum telif sorunu doğurmuyor mu acaba?

    Mesela Vertigo'dan çıkan Air'in 5.sayı kapağında Kutlukhan Perker, Andrew Wyeth'in Christina'sını kullanmıştı. Neticede ticari bir üründe kullanıyorsunuz. Bilemiyorum tabi, belki de önceden telif ödenip izin alınıyordur.

    Mesela Adidas, ismini, logosunu geçtik, üç çizgisini bile kullandırmıyor. Ha, kim dinliyor o başka... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir kaç ihtimal aklıma geliyor böyle durumlarla ilgili.
      Birincisi "namımız yürüsün" diye göz yumuyor olabilirler.
      İkincisi "adımız çıkmasın" diye çekiniyor olabilirler, zira bizim ilk sandığımız çizimin bir başka "ilk"in takliti olması muhtemel. :)

      Sanırım çoğu sanatçı eserinin replikası değilse bile bir başka sanatçıya "esin" kaynağı olmasından hoşnut oluyor. Bir tür hiyerarşi kurulmasını sağlıyor olsa gerek aralarında. "Baak, filanca filancanın kapağını kendi kitabında nasıl da yorumlamış" dendiğinde, orijinalin sahibine madalya takılmış gibi oluyordur herhalde..

      Bu tür sanat içerikli taklit girişimlerinin ürünün satışında kayda değer bir etki yapması sözkonusu değildir herhalde, sadece usta kim çırak kim, kanusunun altını çiziyordur. Nihayetinde de alan memnun satan menun galiba..

      Sil
    2. Sonuçta hiçbiri birebir aynını uygulamıyor. Meselâ Gabby'nin verdiği örnekteki kızcağızın Perker figürünü kullanmış sadece. Müzikte bile bu işin limiti 4 mezürdür malûm. :)

      H. R. Giger'i tanımam, 1973 EL&P'ın o müthiş 'Brain Salad Surgery' albümüne yaptığı kapakladır.

      http://en.wikipedia.org/wiki/Brain_Salad_Surgery

      Daha sonra 1979'da Alien'de karşılaştık. Arada bir şey yok, çünkü o yıllarımız kendi kabuğunda yaşayan bir ülkenin çocukları olarak fazla imkânlı değildi bildiğiniz gibi. Sürrealizmin bir alt dalı sayılan biyomekanik sanatın herhalde en önemli üreticisi Giger. Martin amca da güzel bir saygı duruşta bulunmuş üstada. (Sinemada bir de 'Species' tasarımı vardır Giger'in)

      Sil
    3. Giger Alien'le yerini sağlama aldıktan sonra o zamanlar buralarda da müşterisi olan Blondie nam, Debbie Harry için Koo Koo albümünün görsel tasarımlarını yapmıştı. Albümden müzik adına tek bir şey kalmamış aklımda, ama kapağı yer etmiş belleğime. Rufai tarikat mensuplarının oralarına buralarına şişler geçirip, "baak acımadı ki" diye caka satmaları gibi şişli mişli bir kapaktı.

      Species de etkileyici filmdi, en azından ilki... Giger'in eli değdiğini bilmiyordum doğrusu..

      Sil
    4. http://www.jotdown.es/wp-content/uploads/2012/04/Natasha-Henstridge.jpg

      :)

      Sil
    5. Koltuk dönerkoltuk muymuş acaba? :)

      Sil
  2. Vay anam ne koltukmuş o öyle.Açıkçası erotizmin akıllıcasına hayranım.Böyle işler insanın içini ısıtıyor.Laf martin amca dan açılınca yazayım dedim.Bayağı bir kitabını okudum 3 yılda ve gerçekten usta işi çizimlerle karşılaştım.Hoş asıl önemli olan bazen çizim değil mesaj aslında.
    serdary67

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son yıllardaki Martin maceraları sanki daha bir mesaj kaygılı.. Martin Mystere kapsamı gereği zaten baştan aşağı komplo teorisi kategorisinde yer alıyor, ama son on yıldır yayınlanan serüvenlerde bu özelliğine daha bir vurgu yapılıyor kanımca...

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...